Tag Archives: top

TOP: Oh Mom’ın Ardındaki Yakarış

Standard

1340042858-2680687948

Bilgisayarında birkaç yüzyıldır hazır bekleye bekleye çürümeye geçmiş çevirileri hayata döndürmeye çalışan bir Yuki var yine karşınızda. Genelde bu tür çabalara ne zaman girişsem ya başıma bir iş çıkar, yapmaya çalıştıklarım yarım kalır ya da önümde halihazırda bir iş vardır ve ben ondan kaçmak için tozlu raflardaki çevirilere sarıldığımdan süreç yine yarım kalır. Dünkü kurbanımız Eventually iken bugünkü Oh Mom. Bu yazıya başlamadan önce blogtaki başlanmış ama hiçbir zaman bitmemiş yazı taslaklarını görüp şoke olmama rağmen bahaneler sıralayabiliyorum, evet. #_# Coup D’état için de Doom Dada için de yazılara başlamış lakin hastalıklar, dersler, vizeler derken… sanırım yarım kalmaca hikâyelerine biraz daha devam edersem bu yazı da yarım kalacak. 🙂 Bu yüzden susuyor, Doom Dada’nın “tamamlanacaklar” listemde kesinlikle #1 numarada olduğu notunu düşüyor ve konumuza geçiyorum…

*

Biliyorsunuz ki 2010 sonlarına doğru YG ağzımızı kulaklarımıza vardıran bir duyuru yapmıştı: GD ve TOP, BIGBANG alt grubu olarak çıkış yapacak ve birlikte bir albüm yayımlayacaktı. Şimdiye dek aldığım en güzel haberler listesinde kesinlikle sağlam bir yere sahip olan bu duyurunun sonrasında, 24 Aralık 2010 tarihinde 6 adet düet, 2 adet GD’ye ve 2 adet TOP’a ait de solo parça ve yazın yayımlanmış olan Turn It Up’ın eklenmesiyle oluşan 11 parçalık nur topu gibi bir albümümüz olmuş, gözyaşları içinde dinlemelere doyamamış, double-double combo’nun muhteşemliği karşısında kendimizden geçip ayrı bir boyuta doğr— (omuzlarından sarsıp “kendine gel!” diyecek kişiyi bekliyor)

tumblr_mye5cyrXRr1rtavpto1_500

GTOP aşkımı ve gözyaşlarımı mümkün olduğunda başka bir yazıya (attığın kahkahayı duydum, hey!) saklıyor ve konumuza geçiyorum.

Muhtemelen çoğunuzun bildiği bir şey albümdeki iki yeni TOP solosundan biri olan Oh Mom’ın hikâyesi. Önce performansta şarkının tamamı yer almadığından, şuradan dinleyelim.

*

T.O.P – OH MOM Türkçe Çevirisi

nasıl gelir bu başıma
fakat daha da kötüsü, nasıl gelir bu başına
bir mektupla başladı hepsi ve acının girizgâhıydı yalnızca
lafı dolandırmadan anlatacağım sana
baksana

delice gelip geçiyor nefessiz her bir gün
seni görmek (hayata bağlayan) değerli bir bağ oldu bir noktada
güzel görünmeye başladı tüm dünya
sevmeye başladım sen her ne sevdiysen
mükemmel sıradan günlerimizde
en içten hislerimizi paylaşırken
hastalığa yakalandım, bir cevap yok senden
üzgünüm, özür dilerim. hoşça kal TOP

ah anneciğim, ne yapmalıyım anne?
ateşten de sıcak bir bencillik eziyet ediyor benliğime, aman tanrım
ah anneciğim, söz anneciğim, ne gelir elimden
şimdi, ah şimdi, aman tanrım

anneciğim
bir yük var yüreğimde, azap dolu
ya ölürse diye
lütfen koru onu
ki asla dinmesin kahkahaları

bir mektup alıyorum kasvetli bir günde
durumun paramparça ediyor beni
sesim aydınlatıyorsa eğer dünyanı
uzağa, daha da uzaklara bağıracağım
nananana nananana~ duyuyor musun ağırlaşmış kalbimin sesini
dostum sil gözyaşlarını, gülümsediğinde çok daha güzelsin sen
üzgünüm, özür dilerim. aman tanrım

ağlama bebeğim, dalgın duruyorsun bir başına
üzülme, yalnız hissedebilirsin kendini ama tek başına değilsin asla
bak yanına, yalnız değilsin asla
ağlama, dalgın duruyorsun bir başına
üzülme, yalnız hissedebilirsin kendini ama tek başına değilsin asla
bak yanına, yalnız değilsin asla

komiktir hayat, ateşle oynamaktır hassasça
şakacı engeller sınırlar hayatı, yüreğinin azameti için her şey, bu yüzden
dik tut başını

ağlama bebeğim, dalgın duruyorsun bir başına
üzülme, yalnız hissedebilirsin kendini ama tek başına değilsin asla
bak yanına, yalnız değilsin asla
ağlama, dalgın duruyorsun bir başına
üzülme, yalnız hissedebilirsin kendini ama tek başına değilsin asla
bak yanına, yalnız değilsin asla

ah anneciğim
Çeviri: Yukinohana

*

Türkçe alt yazılı performans ve parçanın ardındaki hikâye

Ortaokul 3. sınıf öğrencisi olan Saori’ye kanser teşhisi koyulmuştur, hastalığı ölümcüldür. Kendisi TOP’ın büyük bir hayranıdır, çok sever onu ve hâlâ hayattayken görmek büyük bir dileğidir. Bu yüzden ölümcül bir hastalığa yakalandığını ve tek isteğinin ölmeden önce onu görmek olduğunu anlatan mektuplar gönderir TOP’a, fakat pek çok fan bir umut BIGBANG’e yaklaşmak için bu tür yalanlar uydurup yurtların/evlerin/şirketin önünde nöbet tuttuğundan ciddiye almaz TOP, yine çılgın bir fanla karşı karşıya zanneder kendini. Hatta bir yerde okuduğum kadarıyla, doğruluğunu bilemiyorum ama, başta TOP inanır, kızla görüşecektir fakat fancafe’de diğer fanlar kızın yalan söylediğini, sadece TOP’a yaklaşmak için senaryolar yazdığını söyleyen postlar yayımlarlar. -bu durumda mektup da fancafe’de yayımlanmış olsa gerek?- Bunun üzerine TOP’ın aklına kurt düşer ve buna inanır, konu kapanır.

Lakin bir süre sonra bir başka mektup/video alır TOP, durum bu sefer çok sarsıcıdır: Saori ölmüş, ailesi TOP’ı görmeyi ne çok istediğini bildiğinden hasta kızın bir videosunu veya öldüğünü anlatan bir mektup göndermiştir. TOP bunu okuduktan/izledikten sonra yıkılır, çokça ağlar ve sonrasında Saori için bir şey yapmak ister, hislerini ve pişmaniyetini aktardığı ve Saori’ye armağan edeceği bir şarkı yazar, aslında GTOP albümünde yer alması planlanmıyorken TOP çok istediği ve anlam yüklediği için albüme dahil edilir.

Hikâyenin ufak farklılıklarla anlatılan versiyonları var fakat en temelinde olay bu, daha sonraki röportajlarında TOP bu şarkının onun için çok önemli olduğu, bestesini enstrüman seçimini vs. şarkıya sıcak bir his verecek şekilde ayarladığı gibi şeyler söyledi.

Şair burada ne anlatmak istemiş?

Aslında sözler çok açık, çok net, benim yorumlamama gerek olmadığı için bir-iki cümle yazacağım sadece ışık tutması açısından.

Özellikle yazma sebebim ise yukarıda eklediğim performansta sebebini anlamlandıramadığım bir şekilde şarkıdaki yaklaşık 10 cümlenin çıkarılmış olması.

Parça parça baktığımızda,

nasıl gelir bu başıma
fakat daha da kötüsü, nasıl gelir bu başına
bir mektupla başladı hepsi ve acının girizgâhıydı yalnızca
lafı dolandırmadan anlatacağım sana
baksana

TOP’ın Saori’nin ailesinden gelen mektubu alıp kızın aslında gerçekten de ölmek üzere olduğunu öğrendiğinde yaşadığı şokun ve dileğini gerçekleştirememenin getirdiği acının ifadesi, mektubu ilk okuduğunda inanmayışının matemi, ilk başta inanamayışı ve anlamlandıramayışı.

delice gelip geçiyor nefessiz her bir gün
seni görmek (hayata bağlayan) değerli bir bağ oldu bir noktada
güzel görünmeye başladı tüm dünya
sevmeye başladım sen her ne sevdiysen
mükemmel sıradan günlerimizde
en içten hislerimizi paylaşırken
hastalığa yakalandım, bir cevap yok senden
üzgünüm, özür dilerim. hoşça kal TOP

Saori’nin ölmeden önce TOP’a gönderdiği mektupta yazdıkları ve kızın ölmeden önce ne düşünmüş olabileceği üzerindeki yorumu, son iki dizeyle yaşadığı hayal kırıklığı ve üzüntünün empatisi. Bir nevi Saori’nin ağzından yazarak onun sesine yer verme biçimi.

anneciğim
bir yük var yüreğimde, azap dolu
ya ölürse diye
lütfen koru onu
ki asla dinmesin kahkahaları

Burada “anneciğim” ile kasıt TOP’ın annesi değil, Tanrı. Şarkının bu kısmı fısıltı ile söyleniyor, yani TOP Tanrı’ya yakarıyor, dua ediyor. Kızın yazısını okumuş, gerçek mi değil mi bilemiyor, bir yanda da yalanlama yazıları yazılmış, neye inanacağını bilemiyor ve yüreğindeki bu yükle sesleniyor Tanrı’ya.

Fakat bir başka İngilizce çeviriye baktığımda bu kısım şöyleydi:

anneciğim
ölebilirim bugün
koru beni ne olur
ki kaybetmeyeyim gülücüğümü

Bu durumda TOP’ın kendini Saori’nin yerine koyuşunu, mektubu yazarken muhtemelen içinden geçirdiklerini düşünerek üzülüşünü görürüz bu kısımda yine.

bir mektup alıyorum kasvetli bir günde
durumun paramparça ediyor beni
sesim aydınlatıyorsa eğer dünyanı
uzağa, daha da uzaklara bağıracağım
nananana nananana~ duyuyor musun ağırlaşmış kalbimin sesini
dostum sil gözyaşlarını, gülümsediğinde çok daha güzelsin sen
üzgünüm, özür dilerim. aman tanrım

Saori öldükten sonra ailesinden gelen mektubu okuduğunda ve kızı izlediğinde yaşadığı yıkımı, “paramparça” oluşunu görüyoruz burada ve özür dilerkenki ses tonu bu hissi veriyor.

ağlama bebeğim, dalgın duruyorsun bir başına
üzülme, yalnız hissedebilirsin kendini ama tek başına değilsin asla
bak yanına, yalnız değilsin asla
ağlama, dalgın duruyorsun bir başına
üzülme, yalnız hissedebilirsin kendini ama tek başına değilsin asla
bak yanına, yalnız değilsin asla

komiktir hayat, ateşle oynamaktır hassasça
şakacı engeller sınırlar hayatı, yüreğinin azameti için her şey, bu yüzden
dik tut başını

Hayatın hassasça ateşle oynamak olması ve şakacı engellerce sınırlanması… Yani TOP’ı görmek için çeşitli yalanlar söyleyen veya kıza inanmayıp yalancı olduğunu iddia eden fanlar yüzünden TOP’ın kızı takmayışı, bir genç kızın hatta bir çocuğun son dileğini yerine getiremeyişi, belki küçük ama alaycı engellerin çok hassas sonuçlar doğurması, bir ateşle oynayış: Ucunda ölümün yer alması.

Diğer kısımlar TOP’ın kıza seslenişi, geç kalınmış bir cesaret verme ve yanında olma isteği -ki çok bariz olduğundan detaylıca anlatmaya gerek yok. 🙂

tumblr_mkoxk1o9ng1s9j74so1_500cr @good-to-be-crazy/tumblr

Aslında tek başına GTOP albümü üzerinde yazılıp çizilecek çok çok şey var. Ama bugün yalnızca açıp albümü baştan sona dek tekrar dinlemenizi rica ederek bitireceğim yazımı. Sonrasında “Vol2!!!” diye saçını başını yolma seviyesine geldiğinizde, evet biliyorum ki sırf intro’yu dinlediğinizde bile geleceksiniz ve gelmelisiniz,  gelin birlikte delirelim, bu krizin sonu yok! 🙂

GD-TOP-gd-and-top-21642683-1600-1199Birkaç yüzyıl sonra, bir başka yazıda görüşmek üzere,

Yuki~

Big Bang is ALIVE! Bad Boy Türkçe Altyazılı Klibi ve Nicesi

Standard

Bir yıldır haberini almayı umduğumuz, bir aydır da çıkmasına gün saydığımız albüm, yayımlanmasından önceki iki hafta boyunca her gün verdiği ipuçlarıyla merak duygumuzu kamçıladıktan sonra nihayet, bugün yayımlandı. Dünya çapındaki VIP’ler sayesinde biz de saat Kore’de 00.00, burada 17.00 olur olmaz albümden parçalar dinlemeye başlayabildik. 6 saat olmuş ona kavuşalı. Ancak, çıktığından beri sürekli bir şeylerle uğraştığımdan olsa gerek, zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim. Burada kendime kızmalar, söylenmeler, yapmam gereken daha önemli işleri hatırlatmalar devreye giriyor ki tüm bu fırtınalar iç dünyamda kopsa daha iyi olacak sanırım.

Yazımı okumadan önce albümü dinleyin lütfen. Olumlu veya olumsuz fikirlerimle kimseyi önceden etkilemek istemem, şarkıları duyduğunuzda zihninizde sıfırdan kendi fikriniz oluşsun isterim, benim beğenmediğim bir şeyi belki de siz çok seveceksiniz. Bu yüzden, albümü DİNLEMEK İÇİN buraya tıklayın lütfen.

Teaser sorunsalı

Teaser’lar görüntü olarak çok hoşuma gitse de her bir teaser ile daha derin umutsuzluğa gömüldüm. 30 saniyelik kesitlerden hiçbiri beni kendine aşık edememişti, iddialı değildi. “Blue teaser’ı da aynı etkiyi yapmıştı” diyerek kendimi teselli ettim, zira Blue’ya gerçekten de aşık olmuş, günlerce aralıksız dinlemiştim.  Ama bu sefer bu derece büyük bir farklılık oluşmadı beğeni derecemde. Yeni albümdeki şarkılar yeterince iddialı değil bence. Yani Big Bang’in bizi alıştırdığı süperlik derecesi bu değildi. Ama bu beğenmediğim veya kötü olduğu manasına gelmiyor. Sevdiğim bir albüm oldu, içime sindi. Ancak daha bomba etkisi yapacak bir albüm bekliyordum. Tabii en başta. Teaser’larla birlikte kendimi daha sade bir albüme hazırlamıştım ve tamamen beklediğimi, hatta beklediğimden fazlasını aldım. Bu yüzden kesinlikle hayal kırıklığına uğramadım.

Tekrar belirtiyorum, albümün kötü olduğunu düşünmüyorum. Güzel, dinlendirici ve hatta eğlendirici buluyorum. Aslında bu albümün en sevdiğim yanı, Big Bang’in ne kadar büyüdüğünü ve kendini ne kadar geliştirdiğini fark ettirmesi bizlere. TOP’ın yalnızca rap yapmayı bir kenara bırakıp vokalini kullanması, Taeyang’ın sesini daha tempolu hatta rap denebilecek kısımlarda duymamız, Daesung’un sesini tek bir renkte değil farklı tonlar ve stillerde duymamız, Seungri’nin vokalini çok geliştirmesi ve şarkıları daha fazla doldurması… ve tabii ki GD! Yazdığı şarkı sözleri ve kullandığı İngilizce gün geçtikte güzelleşiyor. Ciddiyim, “dedicated to all my broken hearted people” diyeceği zaman “people”ı “pleys” diye okuyan, “let me introduce myself” diyeceğinde “konduus ma-fila” diyen o çocuk farkında mısınız bilmiyorum ama artık çok az telaffuz hatası yapıyor. Bad Boy’u dinlerken en çok buna dikkat ettim. Rain’in Rainism’inde bundan muzdariptik, “bad” sözcüğünü düz “bed” diye okuyarak başta “yatak” sözcüğünden bahsettiğini düşündürtüyor. Bakınız nasıl “bad boy” denir! 😀  Haha, buradaki “bad boy” diyişte duygu farklı olduğu için yalnızca “bad”in “a”sına odaklanmalısınız. İngiliz aksanında neredeyse tamamen “a” diyorken Amerikan aksanında “a’ya kaçan e” ( 😛 ) kullanılıyor. Ama hiçbir zaman “E” yok! Asıl konumuza, Big Bang’e dönecek olursam, bunu çok iyi başarıyorlar, alkışlıyorum efendim.

Bu albümle birlikte gerçekten de, hepsi de vokalini geliştirmiş, – TOP bile! “Rapçi şarkı söyleyemez” tabusunu ondan  güzel yıkan yoktur sanırım. Güçlü vokalini ilk olarak Love Song ile derinden hissettik sanırım. Ah, ilk dinlediğimde öyle derinden etkilemişti ki beni. Rap yaparken, şarkı söylerken, hatta detone olduğunda  bile O-KADAR-ÇOK-SEVİYORUM-Kİ sesini!!  Beşinin de vokaldeki başarısını özellikle de Blue hissettiriyor. Aferin benim bebeklerime! 😛

Albümle ilgili önemli bir nokta da dinledikçe kendine bağlıyor olması. İlk dinleyişte fazla etkilemese de iki, üç derken alıp götürüyor ve kendini şarkıya eşlik ederken buluyorsun. Başta “daha güzel yapamaz mıydınız bu şarkıyı?” dediğimi bile kırk yıllık şarkıymışcasına dinliyorum şimdi.

Sözleri de tekrar belirtmek istiyorum. Albümün tamamı GD’ye, rap kısımları TOP’a ait. Bir kez daha koca bir alkış istiyorum!

Yazının devamı için tıkla:

Read the rest of this entry